Üşüyorduk
Üşüyorduk, Deneme
Ruhumuzda fırtınalar esiyordu. Karlar düşüyordu. Üşüyorduk. Sımsıkı sarılsak da hayata. Soğuk esen rüzgârlar geçiyordu içimizden. Kalplerimiz köhne sevgilerden medet umuyordu.
Mevsimler ve yıllar geçip gitmişti. Çoktan terk etmişti çocukluktan kalma hatıralar bizi. Biz sadece seyre dalmıştık. Açılan yaraları zamanla kapanır sanmıştık.
Rüzgârlar vurmuştu düz ovaları. Biz dağlarla ve tepelerde eser sanmıştık rüzgarları. Sevgiyle kucaklayıp sardığımız kim varsa soğuk rüzgârlar teslim almıştı bizden.
Üşüyorduk ve bunu bizden başka bilen olmuyordu. Belki herkes üşüyordu ruhunun derinliklerinde. Soğuk fırtınalar teslim almıştı bedenimizi. Yağmurlar bile kaybetmişti o ılık romantizmini. Mevsimler renklerini yitirmişti de biz bundan bir haberdik. Yolumuzu kaybetmiştik belki de. Başka diyarlara çıkmıştı yolculuğumuz. Alıştığımız mevsimler değildi bunlar. Yok olmuştu ağaçlar, ormanlar... Yok etmiştik onları da el ele. Gri bulutlar musallat olmuştu gökyüzüne. Oysaki eskiden pamuktandı hepsi de. Baharlar olurdu, dallarda çiçek çiçek açan. Bitmek bilmezdi. Ardı ardına açardı çiçekler. Bademler ile başlardı o tatlı hülya ve ardından beyaz duvaklara bürünürdü erik ağaçları. Sonra kiraz ağaçlarına gelirdi sıra. Pembe çiçekler doldururdu dalları. Renk pembeye geçince şeftali ağaçları da alırdı yerini. Nar ağaçları çiçeklerini gizlerdi dalların arasında. Ayva çiçekleri kaybolur giderdi ya bunca çiçek arasında. En son ıhlamurlara gelirdi sıra. Kokusuyla kuşatırdı etrafımızı. Dallarda yeşilden sarıya doğru kayıp giden renklerle kokusundan bilirdik birde arıların sıkça ziyaretinden ıhlamur çiçeklerini. Sonra hasat sarısı bir renk alırdı her yeri.
Şimdi o günler geçti değil mi? Farkına bile varmıyoruz artık. Uzak bir ihtimal gibi ötelerde bir yerlerde öylece bıraktık işte. Kazandığımızı sandığımızda, bir şeyleri hep kaybediyorduk. Gençliğe ulaşınca çocukluğu kaybediyorduk. Yaş ilerledikçe de gençlik gidiyordu işte. Biz farkında bile olmadan gelip geçiyordu hayat. Elimizdekileri bir bir alarak.
Ruhumuzda fırtınalar esiyordu
Uzak dağlara karlar düşüyordu
Biz üşüyorduk
Sımsıkı sarılsak da hayata
Soğuk esen rüzgârlar geçiyordu içimizden
Köhne sevgilerden medet umuyorduk
Oysaki biz sadece üşüyorduk
Üşüyerek de olsa yaşıyorduk
Karlı dağların arasında
Yine de bin bir umutla
Hayaller kuruyorduk
Onca şeye rağmen
Baharlar bekliyorduk
Deli rüzgârlara kapılıp
Ara sıra biz de esiyorduk
Taze hayallere dalıyorduk
Ne aradığımızı bilmesek de
Bekliyorduk
Hasan KARATAŞ