Geçip Gidiyoruz

Geçip Gidiyoruz, Deneme

Geçip Gidiyoruz

Bitti her şey, boş verdik dünyayı. Şimdi uzak iklimlerdeyiz ikimizde. Yağmursuz, susuz, çorak topraklara karıştık. Uçurumları geçtik, dağları aştık, soğuk tepelerde karlara karıştık. Uzaktık. Daha da uzaklaştık birbirimizden. Yoruldu bütün direncimiz. Bıraktık her şeyi oluruna. Olmaz olanlar da olmadı zaten. Hiçbir şey olmamıştı da.

Şimdi çok uzaklarda sensizliğin diplerindeyim. Her ne kadar yüksek dağlara tırmanmış olsam da senin olmadığın yer en dipsiz kuyu değil midir? Çorak değil midir sensiz bütün topraklar. Bütün manzara bozkırlara uzanıp gitmez mi.

Oysaki çıkıp gelsen. Şu ıssız bozkırlar şenlense. Yağız atlar koşturup geçse önümüzden. Mevsim bahar olsa. Çiçekler açsa önce gönlümde, sonra şu çorak topraklarda. Tutuşup el ele dolaşsak sedir kokulu ağaçlar altında.

Sonra bir yağmur başlasa ıslansak birlikte. Yürüsek bir hayal denizinde. İkimizde el ele. Sonra yorgunluk düşse üzerimize. Bir umut daha belirse ufukta. Bir gün batımı bulsa bizi. Seyretsek o eşsiz manzarayı. Bütün kızıllıklar kalkıp gitse yıldızlara ve aya bıraksa yerini. Biz beraber izlesek yine gökyüzünü. Biliyorum çok geç artık dilekler tutmak için, yıldızları saymak için. Her şeyin bir vakti var ya. Biz çoktan geçtik, anlamsız ve çocukça şeyler yapacak zamanı. Yeni oyunlar buluruz bizde yıldızlardan, ayın sürekli değişen halinden.

Sıcak bir sevgi bulutu yükleriz bakışlarımıza. Yüreğimiz dokunur birbirine usulca. Sokulursun. Başını koyarsın omuzuma.

Kalkar geçersin içeriye. Hava soğudu üşütmeyelim dersin. Sıcak bir çay demlersin. İçeriz birlikte bütün yorgunluğu bir çaya yükleyip.

Belki geç değildir. Ya da geç olsa da bir çılgınlık eder çıkarız dışarı. Tutuşup el ele yürürüz caddelerde. Kim bilir belki yolumuz çıkar bir sahile. Bir kumsalda gezinirken ellerinin sıcaklığı ısıtır içimi. Dalga sesleri karışır sesine bir türkü söylersin yine. İçinde hasret olan. Yanında iken bile sana hasret duyarım. Seni özlerim.

Sonra çıkıp yürürüz kumsaldan bir boşluğa doğru. Ruhumuz dinlenmiş. İçimizde geç kalmışlıklar. Zaman geçip gider telaşla. Birbiri ardından peşi sıra. Bunca geç kalınmışlığı telafi etmek adına biraz daha hızlandırırız adımlarımızı. Sonra yorgunluk düşer omuzlarımıza. Yürürüz karanlıkta.

Ne çok şey varmış oysa yapmak isteyip de yapamadığımız. Ne çok susamışız birinin varlığına hayatımızda.

Çok geç artık değil mi?

Şimdi ikimizde birbirimizden uzaklarda bin bir hasretle dolu yüreğimiz. Biliyoruz ikimizde özlediğimizi. Susarak geçmez, susarak dinmez ki hasret. Kavuşmalar gerek tüketmek için bütün hasretleri. Kavuşmak yetmez. Bir ömür gerek bize bir daha bir saniyesi bile ayrı geçmeyen.

Biliyorum bütün bunlar hayal ve vehim. Bütün olanlarda tek gerçek var. Ayrı düşmüş olduğumuz ve artık birbirimizden çok uzaklarda derin bir hasret çektiğimiz gerçeğini değiştirmiyor hiçbir şey.

Şimdi sessiz, şimdi ıssız. Şimdi sensiz mevsimler. Toz bulutlarını savuruyor rüzgarlar asice. Biz artık geç kalınmışlığı da geçiyoruz. Şimdi bu yol bizi imkansıza götürüyor. Uzak artık baharlar. Uzak artık bizden ıslanmak isteğimiz yağmurlar. İkimiz de uzaklarda birbirimizden habersiz ölüp gidiyoruz hasretle. Bir daha kavuşmamak üzere. Geçiyoruz hayattan bin bir hasretle.
  
Hasan KARATAŞ
19.01.2021

Tepkiniz Nedir?

like
3
dislike
0
love
0
funny
0
angry
0
sad
0
wow
1