Değişim

Değişim, Köşe Yazısı

Değişim

Değişimler hep hayatımızda olan şeyler. Yaz sona ererken bu değişimi etrafımızda çokça gözlemleriz. Kuşlar kıpır kıpır etrafımızda uçuşurken yuva kurma telaşlarına tanık olduk geçen günlerde. Sonra yuvalarında kuluçkaya yattılar ve ardından minik civcivleri çıktı ortaya. Sabırsız, çığırtkan hallerine tanık olduk önce ardından anne ve babalarına benzeyen bir hale büründüler. Sonra uçma çabalarına tanık olduk ve ardından uçup gittiler yuvalarından. Yuvalar boş kaldı başka bir yılda başka kuşların gelişini bekler oldular.

Böcekler yumurtalarını bıraktılar yapraklara ve ardından tırtıla döndü küçük larvalar. Sonra küçük kelebekler uçuşup durdu etrafımızda. Çoğumuz inanmak istemedi kelebeklerin o tırtıldan dönüştüğüne. Bu inanılmaz metamorfoz değişimin en somut örneklerindendi oysaki.

İşte aylar, mevsimler böyle olağanüstü değişimlerle geçip gidiyor. Pek çoğunun farkına bile varmıyoruz. Bugün eylül ayına girmiş bulunuyoruz. Ağustos ve eylül ayları bu değişimin en keskin olduğu aylardır. Birden yaz sıcakları azalmaya başlar. Güneş yakıcılığını kaybeder, havalar serinlemeye başlar. Akşamları hissederiz önce bu serinliği sere serpe geçen günlerin ardından üzerimize bir şeyler alma ihtiyacı hissederiz. Mevsim dönmüştür artık ve geri dönüşü olmaz artık. Ara sıra bir kaç gün bastıran sıcaklar yerini hemen serinliğe bırakırlar. Bahçelerde ve tarlalarda bir hasat koşuşturması başlar. Son ürünler toplanır meyve ağaçlarından ve sebze bahçelerinden. Yazın getirdiği o zenginlik bir telaşla yok olmaya başlar. Tatil telaşları bitmiştir. Okullar açılmaya başlar. Kış hazırlıkları tamamlanmak üzeredir.

Yeni bir mevsimdir artık eylülün gelişi. Geride kalmıştır yaz ayları. Bunaltıcı sıcaklar sona ermiştir ve sonbahar serinliği sarmıştır evlerimizi. Durmadan çalışan klimalar kendini unutturmaya başlar. Yapraklar sararır ve ardından kızıla doğru renklenir çoğu ardından kahverengileşir hepsi ve toprağa karışırlar. Durmadan devam edip gider işte bu değişimler biz çoğu zaman farkına bile varmayız.

Uzun zaman oldu bu tarz yazılar yazmayalı. Geçen ağustos ayında başladı aslında her şey. Uzun yıllardır çalıştığım işimi ve yaşadığım şehri değiştirdim önce. Ardından yeni işe ve yeni bir şehre alışma çabalarıyla geçti koca bir yıl. Ardından bunca yıldır alıştığım çalışma hayatıma emeklilik eklendi. Aktif olarak çalışmaya devam etsem de artık çalışmak bir zorunluluk olmaktan çıkmıştı benim için. Koskoca yirmi beş yıl gelip geçmişti. Geriye dönüp bakınca daha lise hayatımın ardından yaz dönemini değerlendirmek için başladığım çalışma hayatımın sonuna gelmiştim. Dolu dolu geçen bir çalışma hayatımın sonu geliverdi ansızın. Henüz bir emeklilik planı bile yapmamıştım oysaki. Neyse ki önümüzde daha çok zaman var planlar yapmak için. Liseden sonra yaz tatilini değerlendirmek için çalıştığım iş yerim bana sigorta yapmış ve geçen yıl değişen kanun ile daha 16 yıl çalışmam gerekirken bir anda kendimi emekli bulmuştum. İşte öyle hızlı değişmişti hayatım.

Bütün bu hızlı değişimlerin ardından artık biraz daha alışmıştım yaşadığım şehre. Biraz daha buraya aittim. Her ne kadar kalıcı hissetmesem de kendimi burada. Farklı bir deneyim oldu aslında burası benim için. Daha fazla insan tanıtım. İnsanların hırslarına, ihtiraslarına, içlerinde bastıramadıkları duygularını nasıl dışa vurduklarına, zayıflıklarına, komplekslerine ve daha pek çok şeye tanık olup biraz uzak durup uzun uzun seyredip onları izlemiştim. Benim çalışmaya dair her şeyi bırakmaya başladığım bu günlerde onların sımsıkı tutunuşlarına tanık oluyordum. Toy gençliklere tanık oluyordum. Umursamaz yaşamlar geçiyordu gözlerimin önünden. Ve daha pek çok yazmayı tercih etmediğim onca olaylara sadece şaşkınca bakıp geçiyordum.

Artık yeni bir plan yapma zamanı geliyordu benim için. Çünkü sonsuza kadar çalışarak devam etmeyi düşünmüyordum. Kendime zaman ayırarak uzun bir süre dinlenmeyi düşünüyordum. Sonrasında daha çok edebiyata ve kitaplara vakit ayırmak ve onlarla daha fazla vakit geçirmek istiyordum. Doğada daha fazla zaman geçirmek yeni yerler ülkeler keşfetmek istiyordum. Bunca zaman çok da farkına varmadan geçip giden zamanın çevremizde bıraktığı değişimleri özümseye özümseye yaşamak istiyordum. Her mevsimi bütün değişimleri gözlemleyerek vakit geçirmek istiyordum.

Bunca değişimin ve geçip giden bunca yılların da ardından ben özüme geri dönmek istiyordum. Daha sakin, daha durağan, aceleci olmayan vakitler geçirmek istiyordum.

 

Hasan KARATAŞ

Tepkiniz Nedir?

like
0
dislike
0
love
0
funny
0
angry
0
sad
0
wow
0